HAŞİR AKİDESİ
Öldükten sonra dirilmeye inanmak insanoğluna ömrün her devresinde saadet getirmiştir. Zira çocuklar , gençler ihtiyarlar ancak haşire inanmakla mutlu olabildiği gibi sosyal hayatta refaha ulaşmak haşire inanmakla mümkün olmuştur. Meseleyi misallerle ele alalım :
Çocuklar : Çocukların büyükleri gibi ölen yakınlarını unutmak için unutturucu uğraşları olmadığından saplantı haline gelen ölüm gerçeğini aklından atamayacak , ancak öldükten sonra dirilmeye inanmakla kalbi feraha erecektir. ( Mesela babası ölen bir çocuk : Babam öldü ama cennete gitti. O şimdi gittiği yerde daha mutlu. Bizde bir zaman sonra onun yanına gidip hiç ayrılmayacağız. Diyebilirse teselli olur.)ihtiyarlar: Hayat yolunun sonuna gelmiş ihtiyarlar . ancak ölümün idamı ebedi değil fani hayattan baki hayata geçiş olduğuna inanırlarsa hayattan zevk alabilirler.
gençler: Hareket ve aksiyonun temsilcileri gençlerdir. Onlar hayatı hem cennete hem cehenneme çevirebilirler. Gençlerin azgınlıklarını , haddi aşmalarını önlemek ancak haşir akidesine inanmakla mümkün olur.
Hastalar: Hasta hastalığı ebedi aleme gidişte bir araç olarak görürse ve“Evet ben gidiyorum fakat öyle bir yere gidiyorum ki orada ancak mutluluk var” Diyecek inancı varsa mutlu olabilir.Yine “Evet ben hastayım fakat benim Rabbim çektiğim çileleri karşılıksız bırakmaz; mutlaka ahrette karşılığını verir.” Diyebilirse ızdırap ve sıkıntılara katlanabilir.
Mazlumlar : Zulme uğramışlar gördükleri zulümlerin adil bir mahkemede karşılığını göreceklerini ve zalimlerin cezalandırılacağına inanırlarsa mutlu olabilirler.
Bütün musibet zedeler: Başına gelen musibetlerin ( sel, yangın , savaş, kaza ) ahrette kendisine ihsan olarak geri döneceğine inanırsa teselli olabilir.
Milletler ve Devletler: Millet ve Devletler ancak haşir akidesi ile ihya edilebilir.( rüşvet, adam kayırma , sahtekarlık olmaz)
Adalet: Adaletin ihyası ancak haşir akidesi ile mümkündür. Suçlu çeldirici deliller gösterip haklı görünebilir. Ancak her şeyin ortaya çıkacağı haklı ile haksızın ayrılacağı bir mekanın olacağına inanırsa gerçek adalet tesis edilebilir. ( Efendimize (sav) anlaşamayan iki sahabe geldi . efendimiz –“ Bana inandırıcı delil getireni haklı bulurum. Fakat daha sonra ALLAH’a hesap vereceksiniz unutmayın” dedi. Bu sözlerden sonra iki sahabede ağlayarak haklarını birbirlerine helal ettiler... işte gerçek adalet.
Gıybet: öldükten sonra dirilmeye inanan insan Müslüman kardeşini asla arkasından çekiştirmez. Zira fertleri birbirine düşüren ve hayatı içtimaiyi felce uğratan gıybetten daima uzak durur.
Evet yukarıda izah edildiği gibi haşire inanmak hem ferdin hem de toplumun refahını sağlar.
AHİRETİN VARLIĞINA DELİLLER
Dinin en önemli unsuru ALLAH’a imandır. Bütün kainatı yoktan var eden , bitki ayvan ve insana kudret hazinesinden hayat veren her birinin ayrı ayrı ihtiyaçlarını gideren ve bütün icraatlarının binler hikmeti olan nihayetsiz şefkat ve adalet sahibi bir Yaratıcıya inanmak dinin ilk ve en temel kaidesidir. Bu ilk kabulden sonra dinin en önemli rükünlerinden biri ahrete imandır. Ahretin varlığına bazı deliller:
1-) Her bir Esma-i Hüsna (ALLAH’ın güzel isimleri) ahretin varlığına delildir. Mesela :
a-) Kadir ( her şeye gücü yeten sonsuz kudret sahibi) ismi ahretin delilidir. Şöyle ki:
Nasıl ki bir iğne ustasız olmaz , bir nakış nakkaşsız olmaz, bir kitap katipsiz olmaz : aynen öylede zerreden güneşe kadar her varlığın en güzel şekilde tazim edildiği şu kâinat sarayının da bir yapıcısı ve bir sanatkarı vardır. O da ALLAH ‘tır. Yerin göğün yaratıcısı her şeyin sahibi yüce ALLAH gönderdiği peygamberler vasıtası ile insanoğluna “ ahret vardır, ceza vardır, mükafat vardır “ diyor iyilik yapanların karşılığını göreceğini ve yine kötülük yapanların cezaya çarptırılacağını va’d ediyor. ALLAH hulf-ul vaadde bulunur mu ? Oysaki hulf-ul va’d acizliktendir. ALLAH her türlü acizlikten uzaktır; öyle ise ahret vardır ve ALLAH insanları tekrar yaratacak ve va’dini yerine getirecektir.
b-) Adil ( sonsuz adalet sahibi) ismi ahrete delildir. Şöyle ki:
Biz biliyoruz ki şu dünyada zalim zalimliği ile mazlumda mazlumluğu ile kalıyor. Zira Hitler , Musollini , Lenin ve bir çok zalim dünyada milyonlarca kişinin ölümüne sebep oldular. Fakat törenle defnedildiler. Eğer bu insanlar dünyada cezalandırılsalardı en fazla idam edilirlerdi. Oysa ölmekle milyonlarca can almalarına karşılık bir can veriyorlar. Tam adaletin olabilmesi için onlar yüzünden ölen insanlar kadar canları alınmalı , onlar yüzünden acı çeken insanlar kadar acı çekmelidirler. Fakat bu dünyada bu mümkün değildir. Acaba nihayetsiz adalet sahibi ALLAH buna izin verir mi? Tam adaletin sağlanması bu dünyada mümkün olmadığına göre mutlaka bir başka aleme bırakılıyor. Öyle ise ahret vardır. Hesap mutlaka olacaktır.
Bir ülkede hiç hapishane olmasa bir adam hükümdara karşı devamlı saygısızlık yapsa kanun ve nizama uymasa elbette sadece o adamı cezalandırmak için bir cezaevi yapılır. Aynen öylede ALLAH’tan gelen nimetlere şükretmeyen hatta daha da ileri giderek gerçek nimet sahibini inkar eden edepsizler için bir ceza yeri olacaktır. Madem bu dünyada böyle bir ceza yeri yok öyle ise mutlaka başka bir alemde olacaktır.
ALLAH bu dünyada isyan edenler veya itaat edenler diye kısımlara ayırmadan herkese nimet veriyor. Demek ki itaat edenleri mükafatlandıracağı isyan edenleri cezalandıracağı başka bir mekan var.
Seven sevdiğine mükafat vermek onu daima mutlak görmek ister. Ama biz biliyoruz ki , ALLAH ‘ın en sevgili kulu Hz. Muhammed’e (sav) ALLAH vardır dediği için işkencenin akla hayale gelmeyeni tatbik edilmiş buna karşılık ALLAH’ın nimetlerini yalanlayıp ona isyan eden ebu cehil hayatını keyif ve eğlence ile geçirmiştir. Acaba ALLAH sadece insanlığın iftihar tablosu için bir cennet ve ebu cehil için bir cehennem yaratmaz mı?
Bir kimyager büyük bir itina ve çalışma sonucu her yaprağı on milyon lira kıymetinde olan gayet güzel ve eşsiz çiçekler yapsa ve bunları âdi bir saman çöpüymüş gibi keçilere yedirse ne kadar abes olur. O halde , her bir organı milyarlarca liraya değişilmeyecek kadar kıymetli olan insanları, elbette ki Hakîm-i Zülkemâl olan ALLAH (C.C) sadece ve sadece toprak altındaki kurt ve böceklere yedirmek için yaratmamıştır.
İşte ahret olmasa insanın âkıbeti ve sonu bu tarzda olur...
C) Rahim ( sonsuz merhamet sahibi ) ismi ahreti iktiza eder.
Şefkati ile anayı yavrusuna hizmetçi eden , karıncadan file kadar her canlının münacatına cevap veren ALLAH , kâinatta en çok değer verdiği insanın ebediyet isteğini karşılıksız bırakır mı?
2-) Nübüvvet haşre dellallık ediyor.
Evet ehli tahkikin ittifakı ile şakkı kamer ve parmaklarından su akması gibi bini aşkın mucizeden had ve hesaba gelmez peygamberlik delili ile muhbir-i sadık haber veriyor :
“ Hazırlanınız , başka daimi bir memlekete gideceksiniz: öyle bir memleket ki bu memleket ona nispeten bir zindan hükmündedir. Yüce yaratıcının fermanını dinleyip itaat ederseniz ihsanlara mazhar olacaksınız; yok isyan edip dinlemezseniz , müthiş zindanlara atılacaksınız. “
Mü’min kâfir O’nu tanıyan herkes tarafından Muhammedül Emin olarak bilinen ALLAH Rasulu hayatında hiç yalan söylememiş. Buna tarih şahittir. ( benden sonra hilafet 30 sene sürecektir. İstanbul mutlaka fethedilecek , bana ilk kavuşan Hz. Fatıma olacak demiş ve hepsi doğru çıkmıştır.) O’nun ahretin varlığından bahsetmesi ahretin olduğuna delil olarak yetmez mi?
İnsanlığın en seçkin simaları Peygamberlerdir. Zira onların yala konuşabileceklerini düşünmek bile küfürdür. Çünkü onlar kötülüklere karşı ALLAH tarafından korunmaktadır. Evet Hz Muhammed başta olmak üzere Hz. İsa , Hz. Musa , Hz. Davut gibi Kur’an da adı geçen 24 peygamber yine Kur’an da adı geçmese de gelmiş olduğu bildirilen 124.000 peygamber ahret vardır diye haber vermişlerdir.
Ayrı ayrı yerlerde ayrı ayrı ayrı zamanlarda birbirlerinden haberdar olmaları imkansız olan sadık muhabirlerin bil ittifak aynı hakikati haber vermeleri delil olarak yetmez mi?
3-) Kur’an Haşir vardır diyor
Kur’an ki “bütün alimlerinizi , bütün ediplerinizi toplayın yine de Kur’anın bir suresini meydana getiremezsiniz. “ , mealinde ki ayetle kendisinin hak kelâmı olduğuna itiraz edenleri susturan ilahi hitapta tam 115 defa ahretten bahsedilmektedir. Evet şahit olarak yüksekler yükseğinden nüzul eden ilahi kanunlar mecmuası Kur’an yetmez mi?
4-) İnsandaki Ebediyet isteği ahret vardır diyor.
Nasıl ki meyve ağaca , ayak izleri bir canlıya , su kaynağına delalet eder. Dar çerçeve içinde yaşayan insanın hiç ebedi varlık görmediği halde ebediyet istemesi ebedi bir mekana delalet eder .
Bir balinanın yüzdüğü suda suyun sığlığı nedeniyle sırtı görünse anlarız ki bu balık bu denizin balığı değil ... Aynen öyle de insanın istekleri bu dünyada bitmiyor öyle ise insanın gerçek mekanı burası değildir. Bütün isteklerine cevap verilecek bir alem vardır. Orası fani dünya hayatından sonra başlayacak baki ahret hayatıdır.
5-) Tarih Ahret var diyor
0 yorum:
Yorum Gönder
Görüş, Öneri ve İsteklerinizi "YORUM" Yazarak Tarafımıza Ulaştırabilirsiniz. Ulaşmakta Güçlük Çektiğiniz Talep Ettiğiniz Konuları Bize Ulaştırırsanız Sitemizde İstediğiniz Yazıları Yayınlayabiliriz.